Muhtar adayından tutun da, encümen adayı veya başkan adayı olanlara kadar, siyasetle uğraşan herkes; vaatler yönünden ne kadar da benzerlik gösteriyorlar, hiç dikkat ettiniz mi?
Buradan hareketle şu hususa gelmek istiyorum.
Bir belediye başkanı adayı çiftçilikle, işçilikle, memurlukla, esnaflıkla vs. işlerle iştigal edenlerle seçim vesilesiyle ayrı ayrı buluştuğunda, yukarıdaki sözleri sarf ederek oy istiyorsa, bunun ciddiyetle, samimiyetle, gerçeklikle ve seçildiğinde üstleneceği göre ve yetkilerle, doğrudan alakası nedir? Sorarım size!
Şöyle bir yol izlense, bir belediye başkanı adayı “beni seçerseniz, sizin altyapı, ulaşım, su kesintisi sıkıntınızı, sağlıklı gıdaya ulaşmanızı vs. sorunlarınızı çözerim.” dese, gerçeklik payı olduğu için inandırıcı olur, olabilir!
Ama “yeterki bu kardeşinizi seçin, sıkıntınız ne olursa olsun hepsini ben çözerim!” diyen biri, belediye başkanı adayı değil, kim olursa olsun, kusura bakmasın; ya talibi olduğu görevin farkında değil, ya da yalan yanlış, aklına estiği gibi konuşuyor! Üçüncü seçeneği de söylemeye dilim varmıyor!
Çünkü belediyenin vatandaşa sunacağı, sunabileceği hizmetler belli. Verilecek sözlerin inandırıcı olması için, yetkisi sınırları içinde olması gerekir!
Yoksa, “her derdin devası bendedir!” vaadiyle, daha seçilmeden vatandaşın aklını çelmeye çalışan biri, seçildiğinde kim bilir, daha ne hinlikler yaparak, 5 yılı heba edecek!
Böylesi siyaset yapmanın, (yani plan, proje olmadan; hakikatten uzak, ileride nasıl yerine getirileceği muğlak; süslü ifadelerle insanları oyalamanın) sonu gelmeyecek mi?
Vatandaş olarak bizler bu tür siyasetçilere mi hep mahkum olacağız? Yazık, günah değil mi bu memlekete ve üzerinde yaşayan bizlere!
Ey siyaset yapanlar! Biz bilmiyoruz, hep böyle kandırılıyoruz! Birlikte içtiğimiz suyun, teneffüs ettiğimiz havanın yüzü suyu hürmetine, bari sizler insafa gelin! Artık yeter, boş vaatlerle bizi oyalamayı bırakın!